08 Temmuz 2007

Dog Day Afternoon* (12. Gün)

Sinop-Bafra
Bugün katedilen mesafe: 126 km
Toplam katedilen mesafe: 1464 km

Bisiklet üzerinde geçen süre: 6:54
5 Temmuz 2007, Perşembe

Çoğu sabahlar gibi Sinop'taki de erken başlıyor ama yolculuk hemen değil. Önce denize bir girip çıkıyorum. Kahvaltının ardından şehir turu var. Mahsustan ağırdan alıyorum ki öğlen olsun; mantı yemeden Sinop'tan ayrılmak yok. Sinop usulü mantıda yoğurt yok, onun yerine ceviz serpiştiriliyor. Müşteri aradaki farkı görebilsin diye de tabağın yarısını yoğurtlu, yarısını cevizli getiriyorlar. Bir de nokul var. "Bir nevi tava çöreği" mi diyelim nokulu tarif için? Kıymalı ve peynirlisinin yanında kurabiye tadında, üzümlü yapılanları da var. Böyle bir şey işte nokul. Bilmeyenler için... Bilenler de tarifin yamalaklığı için kusuruma bakmasın. Bedesten'in içinde, ikisini de yapan şirin bir yer buluyorum. İkisinden de sipariş ediyorum. Başka zaman olsa gözünün yaşına bakmam ama hava sıcak, yol uzun. Öyle olunca ikisinin de ucundan azıcık alıp yola koyuluyorum.


Sinop-Samsun arasındaki yol, İbrahim Tatlıses ağzı ile yazacak olursak, iki biçim. İlk 70 km engebeli... Buralarda artık Batı Karadeniz'in dik yamaçları yumuşuyor; öyle 5-6 km'lik dik iniş-çıkışlar yoksa da 1-2 km'lik hafif rampalarla geçiyor yol. Sadece 60. km'ye doğru uzunca bir yokuş var. Hani Amasra-Şenpazar arasına roller-coaster demiştim ya, bu onun çocuklar için olan versiyonu (gibi). Sinop'a yakın daha çok bağlar, bahçeler ve bolca tezek kokusu içinde, Sinop'tan biraz uzaklaşınca da gürgen ve çam ormanlarının arasında gidiyor yol. Her iki halde de manzara güzel...

Güzel bir imbat yolculuğa eşlik etse de sıcak bir hava var. Suyum da bitiyor. Bir kendinpişirkendinyecide duruyorum, galiba son yokuştan biraz önce. Yiyecek öyle ufak tefek bir şeyler yok, en ufağı buttan başlıyor. Mekana bakan delikanlı "Abi baklava, kadayıf getireyim." diyor. Getirsin, enerji lazım. Velakin, baklava içerden değil, yola park edilmiş bir Reno Steyşın Vagondan geliyor. Reno'yu daha önce farketmemişim, şimdi görüyorum. Biraz tereddüt var, fakat Reno baklavası hiç fena değil. Hatta dağ başında bayağı iyi bile denebilir. Yok canım, dağ başından bağımsız bayağı iyi bir baklava bu. Ağır toplarla kıyas tutmazsa da en azından Hacıbozanoğulları, Mado, Güllüoğlu falan oralara beş basar. Denemek isteyen olursa plaka no: 57 HL 374. Beyaz Reno. Sinop-Samsun karayolu.

Son rampanın ardından aşağı yukarı 70. km'de düze iniyorum. Solda bir tane Karayolları Bakım Şefliği var; oradan 7-8 köpek fırlıyor peşim sıra... Aslında tek tek olsalar bir iki yüz metrede olay bitecek ama içlerinden bir teres diğerlerini de gaza getiriyor. Havlasalar da öyle büyük bir maraz yok, ısıracak köpek işi ilk 10 adımda bitirir zaten. Yine de, Ulus'tan inerken bunlardan biri bisiklete kafayı gömüp, ikimize birden havada takla attırdığından beri eski rahatlığım yok. Köpeklerle flörtüm 1.5-2 km. devam edip -iki taraf için de- olaysız bitiyor.

Bundan sonrası çoğunlukla düz yol. Biraz karşı rüzgar var ama rahat gidiliyor. Gel gör ki hava kararmak üzere ve iki ihtimal var: Ya kastırıp gece 10'da falan Samsun'a girilecek ya da bu gece Bafra'da geçirilecek. Zorlamanın ve karanlığa kalmanın anlamı yok, Bafra'da kalıyorum. "Hem, Kadir İnanır'ın memleketinde bir gece kalalım, havasını soluyalım. Şöyle az, öz ve 'ülen'li konuşalım." diye geçiriyorum kafamdan. Kalmak için yine öğretmenevine gidiyorum; Bafra öğretmenevi 5 yıldızlı otel konforunda... Çarşının da biraz dışında olunca Bafra'ya çok inmiyorum. Yemeği halledip, ardından "dinlenmeye çekiliyorum." Şimdilik sahilde çok uzun zaman geçirecek değilim; yarın Samsun'u görüp, içeri Amasya tarafına uzanacağım.


Gece uykumun bir yerinde Kadir İnanır'ın Bafra'lı değil Fatsa'lı olduğu aklıma geliyor.

Resimler: Bedesten'de bir dokuma atölyesi (Sinop), Kızılırmak (Bafra).
* Al Pacino'nun meşhur filmlerinden biri. 75 yapımı.

Hiç yorum yok: