03 Temmuz 2007

Mağaralar (6. Gün)

Akçakoca-Çaycuma
Bugün Katedilen Mesafe: 143 km
Toplam Katedilen Mesafe: 798 km
Bisiklet Üzerinde Geçen Zaman:6:15
29 Haziran 2007, Cuma


Bendeki bir seyahat kitabında "Kocaali'den, Akçakoca'dan itibaren gerçek Karadeniz başlar." yazıyor. Tatlı bir esinti altında ve bulutlu bir havada Akçakoca'dan ayrılıyor, 'gerçek' Kardeniz'de yol alıyorum, Ereğli'ye doğru.

Hava çok güzel, yol daha da güzel. Biraz dar ve önceki günlere kıyasla biraz kalabalık ama yine de düz ve etkileyici bir sahil yolu var önümde. Ereğli'ye kadar... Artık kıyıya dik ve yemyeşil dağlar başlıyor; bir tarafta yamaçlar diğerinde deniz... Akçakoca'nın çıkışında yağmur başlıyor, 10-15 dakika sürüyor; yağmur altında dağlar da, yol da daha güzel bir hal alıyor. Yolculuğun şu ana kadarki belki de en keyifli sürüşü bu. Alaplı taraflarında kaşıdan üç yol bisikletli geçiyor; selam veriyorum ama çocuklar çok konsantre... Herhalde Ereğli-Alaplı-Ereğli yapıyorlar, zira biraz sonra arkamdan geliyorlar. "Sağdan sağdan" diye telaşlı telaşlı bağırarak.

Ereğli-Zonguldak bölgesi bir mağaralar cenneti; Gökgöl, Cumayanı, Kızılelma, Sofular, Ilıksu, Erçek, Cehennemağzı, İnağzı, Çayırköy bendeki kitapta ismi sıralananlardan bazıları. Buraya kadar gelmişken hiç değilse yol üzerindekileri görmemek olmaz. Cehennemağzı ilk durak, zaten Ereğli'ye çok yakın. Cehennemağzı aslında üç mağaradan oluşan, bir zamanlar Herkül'e (Arnold Schwarzenegger) ev sahipliği yapmış, kilise ya da sunak olarak kullanılmış, haklarında bir dolu hikayeler anlatılan fantastik bir mağaralar kompleksi... Bu hikayeleri dinlemek eğlenceli ise de mağara olarak o kadar da etkileyici değil.

Bu iki şehirde de şaşkınlığa uğruyorum; zira tersaneler ve demir-çelik fabrikası şehri Ereğli'nin de, maden ocağı şehri Zonguldak'ın da kirli ve bulanık yerler olacağı yönünde bir ön yargım vardı. Her ikisinde de yanılıyorum, pırıl pırıl, tertemiz, sakin ve çok güzel yerler buralar.

Yolu anlatmayı unuttum. Ereğli'ye kadar yol düz. Ereğli'den Zonguldak'a gitmek için 7-8 km'lik canavar gibi bir rampa çıkmak gerekiyor. Bir yükseklik ölçüsü yok ama tahmini 600-700 metre yüksekliğe çıkıp bir 10 km de yukarılardan Karadeniz'e baka baka gidiliyor. Ağırlıklı olarak çam ormanlarıyla kaplı bu yol. Hem denize doğru hem de dağ tarafındaki manzara harika. Zirvedeki bu uzun ve düz sürüşten sonra Kozlu ve Zonguldak'a doğru iniş başlıyor.

Zonguldak'ta uzunca bir mola... Aslında güne başlarken Zonguldak'ta kalma fikri ile yola çıkmıştım ama şehri gezdikten ve dinlendikten sonra biraz daha yol alma isteği depreşiyor. İki alternatif var: Filyos'a kadar sahil yolunu takip etmek, diğeri de içerden giden dağ yolu... Sahil yolu cazip ama dağ yolu üzerinde de Gökgöl mağarası var. Mağaranın hatırına içerden gidiyorum.

Gökgöl, Cehennemağzı'ndan biraz farklı ve çok daha etkileyici... Yanlış değilsem 3700 metre uzunluğunda ve harika travertenler ile bezeli... Bunun 875 metresini yolla kaplayıp, ışıklandırıp ziyaretçilere açmışlar, bu gezi yolunu yapmak için de doğal olarak biraz tahribat yapılmış aslında. İçerde yol boyunca bir ney müziği eşlik ediyor ziyaretçilere... Müdüriyet öyle takdir etmiştir ya da bilemiyorum belki de mağaracıların iç sesi böyle bir şeydir ama bence Kudsi Ergüner buraya gitmemiş. Ben sessiz sedasız gezmeyi tercih ederdim. Buradaki personel çok sıcak, ben çıktıktan sonra çay içip epey laflıyoruz. Zaten lafa biraz daha kalsak benim Zonguldak'a dönüp yola yarın devam etmem gerekecek. O yüzden davranıp tekrar yola çıkıyorum.

Dağ yolu çok hafif ama uzunca bir rampadan oluşuyor ve rahat çıkılıyor. Sonrası Devrek-Çaycuma yol ayrımına kadar iniş ya da düz. Ayrımda sola kıvrılıp Çaycuma'ya yöneliyorum ve burada bir yol bisikleti kabusu başlıyor: çakıl asfalt. Çaycuma'ya kadar hoplaya zıplaya 10-12 km böyle...

Çaycuma'dan önce kağıt fabrikasının kokusu karşılıyor insanı, müthiş ağır bir koku. Tarifi zor... Allahtan şehrin içinde pek hissedilmiyor. Zaten kokunun yarattığı o ilk olumsuz izlenim şehre girince değişiyor. Burada da eski ama çok hoş öğretmenevi binasıda kalıyorum. Ben geldiğimde binanın yanındaki pazar alanı toplanıyor. Cumaları burada ve Bartın'da tüm satıcılarını kadınların oluşturduğu meşhur "Garıla Pazarı" kuruluyormuş. Ucundan kaçırmışız. Sağlık olsun.

Resimler: Ereğli-Zonguldak arasında bir yol manzarası, Kayalıklar üzerinden Kozlu ve Zonguldak, Gökgöl Mağarası'nın içinden bir görüntü.

2 yorum:

kubilay dedi ki...

hocam, magaranin icinde flashi acmamissin galiba. Bir dahaki sefere aklinda bulunsun diye yaziyorum.

Kubilay

Bora Y. dedi ki...

böyle daha gerçekçi olduğu kesin ama. ;-)

svg,

Bora Y.