08 Temmuz 2007

Uzun Gün (13. Gün)

Bafra-Samsun-Amasya
Bugün katedilen mesafe: 192 km
Toplam katedilen mesafe: 1655 km
Bisiklet üzerinde geçen süre:9:14
6 Temmuz 2007, Cuma

Bafra-Samsun arası 60 km. Ufak tefek rampalar varsa da genelde düz bir yol bu, 2-2.5 saatte bitiyor. Bisikletle... Samsun'u en son 13-14 yaşlarındayken ziyaret etmiştim ama nedense burada bende merak uyandıran çok fazla bir şey yok. Amisos Hazineleri hariç. 94'te bir yol kazısı sırasında çıkarılmış, şimdi Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor. Bizim millet müzeye girdi mi en çok ya silah bölümünde ya da hazine kısmında oyalanır. Eh, ben de Türk olduğuma göre, hazine görülecek.

Müzeye gideriz elbet ama yol üstünde büyücek bir cami var, önce oraya uğramak lazım. Çok etkileyici olduğundan değil; avlusu kalabalık, belki güzel bir iki fotoğraf çıkar. Bugün cuma ve sela verilmesine az bir zaman var. Caminin karşısındaki çarşı içine girip bisikleti koyacak bir yer arıyorum. Arada biri çıkıyor. Mahalle maçlarında oynayan abiler vardır ya; ille forvet oynayıp devamlı top isteyen ve aldığı toplara burun vurup dağlara taşlara gönderen... Öyle bir tip. Yalnız, bilgili... Çok bisiklete binmiş zamanında, yanındaki çocuğa benim bisikletle ilgili bir şeyler anlatıyor. Anlattıkları doğru. Sadece bisiklet olsa... Benim arkadaki ayakkabıları gösterip "Vay, aynı zamanda koşucuyuz ha!" diyor. Ben koştuğum halde koşucu ayakkabılarını tanımıyorum, abi tanıyor. "Hadi, biz bisiklete göz kulak oluruz, sen camiye git, ne göreceksen gör, gel." diyor. Söz dinliyorum.


Dedim ya, namazdan biraz önce... Elim yüzüm ter içinde, içeri temiz temiz gireyim diye abdest alanların arasına dalıyorum. Ben böyle elleri, kolları, yüzü rastgele yıkarken farkediyorum: Yaşlı bir amca durmuş, öyle yandan bana pis pis bakıyor. Bir şey söylemiyor ama bakışlar "Lan, bu ne biçim abdest?!" bakışları... Ayakta da şort var. İzah etsem mi diye düşünüyorum ama neyi izah edecem? Amcanın delici bakışları altında "abdest"i bitirip uzaklaşıyorum. Merkez Camii imiş orası. İçinde ve dışında birkaç kare çektikten sona yola devam.

Samsun'la ilgili ne var? Dediğim gibi müze var. Zaten küçük; hazineyi de, diğer parçaları da görüp çıkıyorum. Hazine hakikaten göz alıcı... Bu arada Anadolu müzeleri hakkında bilmeyenler için küçük bir not. Bunların hepsinde fiyat standart, 2 Lira. Çoğunda binanın yarısı arkeolojik, diğer yarısı da etnografik eserlere ayrılmış durumda... Küçük olduklarından gezmeleri çok kolay ve zaten hepsinde birbirine benzer kalıntılar var. Gel gör ki, arada kayda değer şeyler de çıkmıyor değil.

Başka... Samsun'da Suna Vidinli var. Suna Vidinli kim? Demokrat Parti'nin Samsun 1. sıra milletvekili adayı. DP hiçbir masraftan kaçınmamış, Samsun'u Suna Vidinli'nin posterleri ile kaplamış. Posterler, Suna Vidinli için "Türkiye'nin gururu, Samsun'un kızı" yazıyor. Ben de Türkiye'nin gururu olmak istiyorum ama gururun yolu Mehmet Ağar'la yanyana fotoğraf çektirmekten geçiyor. Heyhat!

Samsun'da yok yok... Samsun'da Recep Tayyip Erdoğan var. O gün saat 2'de Samsun'da seçim mitinginde başbakan. Zaten, sabah yol boyunca AKP afişli minibüsler geçti yanımdan; mitinge adam taşıyorlar. Öğlen, ezan okunurken ben Samsun'dan ayrılmak üzere yola düşüyorum. Yolda karşımdan Recep Tayyip'in makam arabası geliyor. Ben ayrılıyorum, o şehre giriyor. Yol yayalara ve araçlara kapalı ama bisikletlilere nedense bir yasak yok. Ya hani bunlar muhafazakar partiydi? Hadi benim bahanem var, seferiyim ya da zındığın tekiyim de, cuma kılınırken başbakanın yolda sokakta işi ne?


Daha önce de dediğim gibi, Samsun'dan sonra yolculuk yine içeriye, Amasya'ya... Hava sıcak, sıcaktan da öte rutubet fazla. Yol hem çok kalabalık, hem de zemini çok bozuk. Düz alsfalt dökmüşler, altyapı yok. Sıcak havada ağır vasıta yüküne dayanamayıp yamulmuş. Hem kandak kundak, hem de yapış yapış. Tekerlerden döndükçe yoldan "hışşş hışşş" sesler geliyor; selobandın açık yüzünde gider gibiyim. Bu böyle 20-25 km gidiyor. Yol üzerinde Çadır Tesisleri var, durulası ve kuyu tandırları yenilesi bir yer. Valla Kanyonu'ndaki gibi -çaktırmayan- hafif bir eğim var, 640 m. yüksekliğe kadar çıkıyor yol. Ondan sonrası Kavak'a kadar iniş... Kavak-Havza arası da düz. Arkadan akşam rüzgarı da esmeye başlayınca Havza'ya kadar yol uçarcasına geçiliyor.

Havza'dan sonra Amasya'ya 40-45 km var; yol buralarda düzeliyor biraz. Karanlık bastıracak olunca mı yoksa yeni mi ısınıyorum, nedir, Havza-Amasya arasını da bayağı hızlı katediyorum. Rampayı çıkarken bir ara ümdi kesip geceyi Havza'da geçirme planları yapmıştım ama 9'a doğru da olsa Amasya'ya ulaşıyorum. Bu arada, Havza'da son depar öncesi bir su molası... Buralarda çokça olduğu gibi çay ikram ediliyor, konuşuyoruz. Benzinci, "Abi, arka lastik gitmiş." diyor. Ben "Tozdan topraktan öyle gözüküyordur, o daha beni çok götürür." havasındayım ama bir bakıyorum, hakikaten de arka lastik boylamasına dilim dilim yarılmış. İç lastik içerden çıktı çıkacak. Yine de lastikler öyle böyle beni Amasya'ya kadar idare ediyor. Lastiğin yedeği var; aman ne güzel, yarından itibaren yüküm 300 gram daha azalıyor.

Bilmeyenler için Amasya'nın girişi çok güzel. Düz ovada giderken, yavaş yavaş dağların arasına, bir vadiye giriyorsunuz ve kıvrım kıvrım gidiyorsunuz. Bir dolu kıvrımın sonunda karşınıza Yeşilırmak üzerinde kurulu Amasya çıkıyor. "Irmak boyunca bir sıra eski konak sizi selamlıyor." desem çok mu Türk köşeyazarı ağzı olur? Ev seni nereye selamlayacak, selam melam yok. Irmak boyunca konaklar var işte. Görüntü çok güzel... Konaklar, ırmağın kale tarafında. Amasya Kalesi, Boyabat Kalesi gibi; yüksek bir tepenin üzerinde şehrin üstüne yıkılacakmış gibi duruyor. Kaleye çıkan dik yamaçlarda kaya mezarları var. Hem mezarlar, hem kale gece çok güzel aydınlatılıyor. Amasya'nın gece görüntüsü hakikaten müthiş.


Bendeki kitaplarda konaklardan bir ikisinin restore edilip pansiyon olarak açıldığından bahsediliyor ama anlaşılan kitaptaki bilgi biraz eski kalmış. Çünkü onarılıp otel/pansiyon yapılmamış konak yok gibi... Bunlardan birine yerleşiyorum, otelin lokantasında bir şeyler atıştırıyorum. Güveçte çoban kavurma ve salata... Tadı güzel ama ben hala Şenpazar'da yediğimi tercih ederim. Yemek sonrası ayaküstü bir şehir gezintisi... Bu akşam sefasında belli oluyor; Kastamonu'da olduğu gibi yarın Amasya'dan öyle kolay kolay çıkış yok.

Resimler: Samsun'da cami önü, Kara Kuvvetleri Bir, Amasya'dan bir akşam görüntüsü.

Hiç yorum yok: